Microsoft Flight Simulator – İnceleme
İnsanoğlu varoluşundan beri göklere çıkmayı hayal etmiştir. İçinde yaşadığımız dünyanın temel mekaniklerini anlamaya başladığımızda, ilgimizin bir hayli arttığı havacılığın ilk örnekleri Çin’deki uçurtma kültüründe görülebiliyor. 15. yüzyılda Da Vinci’nin ses getiren tasarımlarının ardından 18. yüzyılda ilk kez hidrojen gazını kullanmayı başarıyoruz. 20. yüzyılın ilk günlerinde ise “Wright Flyer” adı verilen ilk kontrol edilebilir uçak ile birlikte Wright Kardeşler, hayalini kurduğumuz dünyanın kapılarını sonuna kadar açıyor.
Bir dönemler gökyüzüne çıkmayı sadece hayal edebilen insanoğlu, artık uçakları günlük yaşamının ayrılmaz bir parçası haline getirmiş durumda. Öyle ki hava taşıtlarını kontrol edebilmek için ciddi bir eğitimden geçip, pilot unvanını almanız gerekiyor. Fakat bulutlara ulaşmanın artık çok daha kolay bir yolu var: Microsoft Flight Simulator.
Kokpit Hazır
Microsoft Flight Simulator’ı tanımlayabilecek en net kelime “gerçekçilik” olur sanırım. Daha önce yayınlanan açıklamalarda, beta süreçlerinde ve videolarda bu kelimenin üstüne basa basa konuşan Asobo, beklentilerimin de üstünde bir iş çıkarmayı başarmış. Gerçek pilotluk deneyimini arayanı oyuncular eminim oyun içerisinde aradıklarını bulabilecekler.
Örneğin puslu bir Almanya sabahında devasa Boeing 747-8’im ile İngiltere’ye, Heathrow Havalimanı’na, doğru yolculuğa hazırlanıyorum. Tam teşekküllü ikinci uzun uçuş deneyimim olacağı için tecrübeme güveniyor ve tüm kontrolleri manuel olarak yapmaya başlıyorum. Dakikalar süren uçuş kontrolleri esnasında kokpitin camlarına yağmur damlaları vurmaya başlıyor. Kalkış iznimi isteyip taxi’ye giriyor ve devasa uçağı yerden kaldırıyorum. Frankfurt Havalimanı’nın kulesi ile etkileşime girip IFR’ımı ayarlıyor, daha yükseğe çıkmak için izin istiyorum. 20.000 FT’e tırmanıyorum ve kara bulutların arasından güneş kendini göstermeye başlıyor. İşte tam da burada ortaya çıkan görsellikle yüzümde saçma sapan bir gülümseme beliriyor.
Microsoft Flight Simulator; günümüz oyun dünyasının normlarından uzak, büyüleyici bir deneyim. Hatta içerisinde bulunduğumuz “karantina” dünyasında, gerçeklikten uzaklaşmak isteyenler için muhteşem bir kaçış olacak gibi görünüyor.
Uçuş Öncesi Kontroller
Yukarıda bahsettiğim anlardan tonlarcasını biriktirebileceğiniz bir oyun Microsoft Flight Simulator. “Yeni nesil” kavramını en geniş ve en net biçimde gözlerimizin önüne seren simülasyon, her türden oyuncu için en ideal şekle evrilebiliyor.
Eğer siz de benim gibi tam bir pilotaj simülasyonu istiyorsanız; 15 dakikalık taxi’ler, ön uçuş kontrolleri, kuleler ile sürekli iletişim içerisinde kalmak gibi detaylar sizleri bekliyor. Fakat bir an önce göklere ulaşmak isteyenler de tüm kontrolleri yapay zekaya devrederek göklerde özgürce gezinebiliyor.
Yine de uçmak, rota takibi ve iniş yapmak sanıldığı kadar kolay değil. Bu sebeple Asobo, oyun içerisine bir uçuş okulu eklemiş. Tüm adımları tamamladığınızda rahat bir uçuş geçirebiliyorsunuz. Öte yandan bu eğitim sekansının çok fazla detaya girmediğini belirteyim. Yani oyun aslında siz tecrübenizi artırdıkça açılmaya başlıyor.
Kalkış İzni
Daha önce de söylediğim gibi, Microsoft Flight Simulator bir oyundan ziyade “etkileşimli” bir deneyim. Bing Maps ile birlikte çalışarak bulunduğunuz bölgedeki hava koşullarına kadar her şeyi ayağınızın altına seren oyun, oldukça detaylı ve geniş bir dünyaya sahip. Öyle ki pervaneli uçaklarla bile Avrupa’nın her köşesini birbirine bağlayan karayollarını takip ederek istediğiniz havalimanına ulaşabiliyorsunuz. Buna ben MFS içerisinde Euro Truck Simulator deneyimi diyorum…
Şakası bir yana, Microsoft Flight Simulator’ı özel yapan şeylerin başında bu keşif duygusu geliyor. Özellikle yurt dışı planlarının her gün değişen döviz kurları yüzünden iptal edildiği ülkemizde, Microsoft Flight Simulator bulunmaz bir nimet. Kaç saat sürdüğünü hesaplayamadığım oynayış sürem boyunca daha önce ancak Google Maps ve Earth ile gidebildiğim piramitlere, Machu Picchu’ya, Hawaii adalarına, hatta Uganda’ya gitme şansı bile buldum.
Maalesef burada sistemimin yetersizliğinden de dem vurmam gerekiyor. Oyunu sorunsuz şekilde oynamış olsam da Microsoft Flight Simulator’ın en yüksek grafik seçenekleri ile deneyimlenmesi gerektiğine inanıyorum. Bu sebeple dünya gezilerimde yüzde yüz “deneyim” yaşama fırsatım olmadı. Yine de karşıma çıkan her şeyde büyülendiğimi söylemeliyim.
20.000 FT
Oyunun Standart Edition versiyonu, 20 farklı uçak ve 30 farklı havalimanı ile geliyor. İlk bakışta kulağa pek yeterli gelmeyen bu rakamların, aslında ne kadar detaylı olduğunu gördüğünüzde işin rengi değişiyor. Her uçak ve her havalimanı, en ince ayrıntısına kadar tasarlanmış. Özellikle uçaklar muhteşem görünüyor. Kabin içerisindeki tüm tuşlar, tüm göstergeler bir şekilde kullanılabiliyor. Pervaneli uçakların daha analog olan yapısından turbojetlere geçtiğinizde çok daha dijital gösterge panelleri karşılıyor sizi. Bir Boeing’in ya da Airbus’ın içerisine bindiğinizde ise işin rengi epey değişiyor.
Yukarıda da bahsettiğim gibi Microsoft Flight Simulator, size sadece temel mekanikleri öğretiyor. Gerisini öğrenmek tamamen size kalmış. Uzay aracına benzeyen büyük yolcu uçaklarının kabinleri ilk bakışta gözünüzü korkutuyor. Fakat uçuş sayınız artıp kontrollere alıştıkça, Atlantik’in üzerinden aşmak bile bir macera haline geliyor.
Tekli oyuncu modunda kulelerle etkileşimde kalma olayı da bir hayli keyifli olmuş. Bu sayede uzun yolculuklarda yalnız hissetmiyorsunuz. Kule ile etkileşime geçerek seyir irtifanızı değiştirmek, iniş izni istemek ve kanal değiştirmek gibi güzel etkileşimler oyunun tadını artırıyor. Hatta IFR izni alarak aktif uçuşların navigasyonunuzda görünmesini sağlıyorsunuz. Bu sayede rotanızı çok daha iyi belirleyebiliyorsunuz.
Bu arada bahsi geçen havalimanlarının dışında da dünya üzerindeki herhangi bir havalimanına iniş yapabiliyorsunuz. Yani bu 30 havalimanının tek özelliği en ince ayrıntısına kadar detaylandırılmış olmaları. Bunun dışında tabii ki Türkiye içi uçuşlar bile sizleri bekliyor.
Kara Kutu
Tabi ki tam deneyim için şöyle detaylı bir joystick sistemi kurmak muhteşem olurdu fakat ben oyunu Xbox Gamepad’im ile oynadım. Fakat bazı noktalarda, özellikle bazı menülerde yine fareyi kullanmak zorunda kalmak biraz canımı sıktı. Bununla birlikte anlamadığım biçimde zaman zaman gamepad ile vermediğim komutların geri dönüşlerini aldım. Yine de bunlar çözülmeyecek sorunlar değil.
Oyunun çıkışı ile birlikte gelecek mod desteğini de şahsen merakla bekliyorum. Asobo daha önce bu modların oyun içerisinde kurulacak bir pazarda satılacağını açıklamıştı. MFS’nin kendine has kitlesi, şahane modlar ile birlikte oynanış süresini de uzatacaktır. Aynı zamanda geliştirici ekibin bol bol güncelleme ile karşımıza çıkacağını da biliyoruz.
Yine de şunu da belirtmem gerek: oyun herkese göre değil. Evet, MFS için bir uçuş tutkunu olmanız gerekmiyor. Fakat yapacağınız uçuşların pek çoğu uzun ve meşakkatli işler. Havada uzun süre rota takip etmek herkesin zevk alacağı bir deneyim olmayabilir. Bununla birlikte bence herkes oyunu en az bir kere tatmalı.
Son Durak
Açıkçası sene içerisinde oynadığım en özel oyunlardan biri oldu Microsoft Flight Simulator. Sadece yaşattığı tecrübelerle bile kendisini uzun süre oynatabilecek bir oyun. Yarattığı dünya ile “yeni nesil” oyunların kapasitesini gözler önüne seren Microsoft Flight Simulator, oyun dünyası için de bir kilometre taşı niteliğinde.
Üstelik bu denli kapsamlı bir oyunu oynamak için yüzlerce lira vermenize de gerek yok. Microsoft Flight Simulator’ın Standart Edition paketi, Xbox Game Pass aboneliği ile ücretsiz olarak geliyor. Yani ne duruyorsunuz? Bu tecrübeyi kaçırmak gibi bir hataya düşmeyin!